YARI İLETKENLER
Güncelleme 16/08/2024
Elektrik akımını bir değere kadar akmasına izin vermeyen bu değerden sonra sonsuz küçük direnç gösteren maddelerdir.
Yarı iletkenler periyodik cetvelde 3. ve 5. gruba girerler. Bu demektir ki son yörüngelerinde elektron alıcılığı veya vericiliği iletkenden fazla yalıtkandan daha azdır.
DB ile BŞ birbirine yaklaştığı zaman iletken hale gelir.
Eğer yarı iletkenlere belirli bir gerilim uygulanırsa YAE yok edilir ve bağlama şeridi ile iletkenlik bandı bitişir ve iletkenleşir.
İLETKEN, YALITKAN VE YARI İLETKENLER
Yeryüzündeki bütün maddeler, atom ‘lar dan oluşmuştur.
Atom ise ortada bir çekirdek ve bunun etrafındaki değişik yörüngelerde hareket eden elektronlardan oluşmaktadır.
Elektronlar, negatif elektrik yüküne sahiptirler.
Bir etkime yolu ile atomdan ayrılan elektronların bir devre içerisindeki hareketi,
elektrik akımını oluşturur.
Elektronların her madde içerisindeki hareketi aynı değildir.
Elektron hareketine göre maddeler üçe ayrılır:
İletkenler
Yalıtkanlar
Yarı iletkenler
İLETKENLER
İletkenlerin başlıca özellikleri:
Elektrik akımını iyi iletirler.
Atomların dış yörüngesindeki elektronlar atoma zayıf olarak bağlıdır. Isı, ışık ve elektriksel etki altında kolaylıkla atomdan ayrılırlar.
Dış yörüngedeki elektronlara Valans Elektron denir.
Metaller, bazı sıvı ve gazlar iletken olarak kullanılır.
Metaller, sıvı ve gazlara göre daha iyi iletkendir.
Metaller de, iyi iletken ve kötü iletken olarak kendi aralarında gruplara ayrılır.
Atomları 1 valans elektronlu olan metaller, iyi iletkendir. Buna örnek olarak, altın, gümüş, bakır gösterilebilir.
Bakır tam saf olarak elde edilmediğinden, altın ve gümüşe göre biraz daha kötü iletken olmasına rağmen, ucuz ve bol olduğundan, en çok kullanılan metaldir.
Atomlarında 2 ve 3 valans elektronu olan demir (2 dış elektronlu) ve alüminyum (3 dış elektronlu) iyi birer iletken olmamasına rağmen, ucuz ve bol olduğu için geçmiş yıllarda kablo olarak kullanılmıştır.
YALITKANLAR
Elektrik akımını iletmeyen maddelerdir.
Bunlara örnek olarak cam,mika,kağıt,kauçuk,lastik ve plastik maddeler gösterilebilir.
Elektronları atomlarına sıkı olarak bağlıdır.
Bu maddelerin dış yörüngedeki elektron sayıları 8 ve 8 ‘e yakın sayıda olduğundan atomdan uzaklaştırılmaları zor olmaktadır.
YARI İLETKENLER
Yarı iletkenlerin başlıca şu özellikleri vardır:
İletkenlik bakımından iletkenler ile yalıtkanlar arasında yer alırlar,
Normal halde yalıtkandırlar.
Ancak ısı,ışık ve magnetik etki altında bırakıldığında veya gerilim uygulandığında bir miktar valans elektronu serbest hale geçer, yani iletkenlik özelliği kazanır.
Bu şekilde iletkenlik özelliği kazanması geçici olup, dış etki kalkınca elektronlar tekrar atomlarına dönerler.
Tabiatta basit eleman halinde bulunduğu gibi laboratuarda bileşik eleman halinde de elde edilir.
Yarı iletkenler kristal yapıya sahiptirler. Yani atomları kübik kafes sistemi denilen belirli bir düzende sıralanmıştır.
Bu tür yarı iletkenler, yukarıda belirtildiği gibi ısı, ışık, etkisi ve gerilim uygulanması ile belirli oranda iletken hale geçirildiği gibi, içlerine bazı özel maddeler katılarak ta iletkenlikleri arttırılmaktadır.
Katkı maddeleriyle iletkenlikleri arttırılan yarı iletkenlerin elektronikte ayrı bir yeri vardır. Bunun nedeni Tablo 2.1 ‘de görüldüğü gibi, elektronik devre elemanlarının üretiminde kullanılmalarıdır.
Elektroniğin iki temel elemanı olan diyot ve transistörlerin üretiminde kullanılan germanyum (Ge) ve silikon (Si) yarı iletkenleri gelecek bölümde daha geniş olarak incelenecektir.
Not:
Germanyum ve silikon periyodik tabloda yer alan iki elementtir. Çoğu ülke periyodik tabloyu kendi dillerinde hazırlamaktadır.
Ülkemizde ise, bazı terimler gelişmiş ülke dillerinden alınarak Türkçe ‘ye uyarlama yoluna gidilmiştir.
Germanyum adı, en çok kullanılan, İngilizce, Almanca ve Fransızca dillerinde
“Germanium” olarak yazılmakta ve “germanyum” olarak okunmaktadır. Türkçe ‘ye de “germanyum”olarak alınmış ve herkesçe de benimsenmiştir.
Silikon ‘da durum farklıdır.
Silikon yabancı dillerde şöyle yazılmakta ve okunmaktadır:
İngilizce ‘de; Silicon (Silikon),
Almanca ‘da; Silikon (silikon)
Fransızca ‘da; Silicium (silisyum)
Türkçe de ise yararlanılan yabancı kaynaktan esinlenerek kimilerince silikon, kimilerince de silisyum denmiştir.
ENERJİ SEVİYELERİ VE BANT YAPILARI
Bilindiği gibi elektronlar, atom çekirdeği etrafında belirli yörüngeler boyunca sürekli dönmektedir. Bu hareket, dünyanın güneş etrafında dönüşüne benzetilir.
Hareket halindeki elektron, şu iki kuvvetin etkisi ile yörüngesinde kalmaktadır:
1) Çekirdeğin çekme kuvveti
2) Dönme hareketi ile oluşan merkezkaç kuvveti
ENERJİ SEVİYELERİ
Hareket halinde olması nedeniyle her yörünge üzerindeki elektronlar belirli bir enerjiye sahiptir.
Eğer herhangi bir yolla elektronlara, sahip olduğu enerjinin üzerinde bir enerji uygulanırsa, ara yörüngedeki elektron bir üst yörüngeye geçer.
Valans elektrona uygulanan enerji ile de elektron atomu terk eder.
Yukarıda belirtildiği gibi valans elektronun serbest hale geçmesi, o maddenin iletkenlik kazanması demektir.
Valans elektronlara enerji veren etkenler:
1) Elektriksel etki
2) Isı etkisi
3) Işık etkisi
4) Elektronlar kanalıyla yapılan bombardıman etkisi
5) Manyetik etki
Ancak, valans elektronları serbest hale geçirecek enerji seviyeleri madde yapısına göre şöyle değişmektedir:
İletkenler için düşük seviyeli bir enerji yeterlidir.
Yarı iletkenlerde oldukça fazla enerji gereklidir.
Yalıtkanlar için çok büyük enerji verilmelidir.
BANT YAPILARI
Maddelerin iletkenlik dereceleri, en iyi şekilde, aşağıda açıklandığı gibi, bant enerjileri ile tanımlanır.
Valans bandı enerji seviyesi:
Şekil 2.1 ‘de görüldüğü gibi her maddenin, valans elektronlarının belirli bir enerji seviyesi vardır. Buna valans bandı enerjisi denmektedir.
İletkenlik bandı enerji seviyesi:
Valans elektronu atomdan ayırabilmek için verilmesi gereken bir enerji vardır. Bu enerji, iletkenlik bandı enerjisi olarak tanımlanır.
İletkenlerde iletim için verilmesi gereken enerji:
İletkenlerin, Şekil 2.1.(a) ‘da görüldüğü gibi, valans bandı enerji seviyesi ile iletkenlik bandı enerji seviyesi bitişiktir. Bu nedenle verilen küçük bir enerjiyle, pek çok valans elektron serbest hale geçer.
Yarı iletkenlerde iletim için verilmesi gereken enerji:
Yarı iletkenlerin valans bandı ile iletkenlik bandı arasında Şekil 2.1.(b) ‘de görüldüğü gibi belirli bir boşluk bandı bulunmaktadır. Yarı iletkeni, iletken hale geçirebilmek için valans elektronlarına, boşluk bandınınki kadar ek enerji vermek gerekir.
Yalıtkanlarda iletim için verilmesi gereken enerji:
Yalıtkanlarda ise, Şekil2.1.© ‘de görüldüğü gibi oldukça geniş bir boşluk bandı bulunmaktadır. Yani elektronları, valans bandından iletkenlik bandına geçirebilmek için oldukça büyük bir enerji verilmesi gerekmektedir.
SAF GERMANYUM VE SİLİKONUN KRİSTAL YAPISI, KOVALAN
BAĞLARI
Germanyum ve Silikon yarı iletkenleri, kristal yapılarının kazandırdığı bir takım iletken özelliğine sahiptir.
Germanyum ve Silikon,elektroniğin ana elemanları olan,DİYOTLARIN, TRANSİSTÖRLERİN ve ENTEGRE DEVRELERİN üretiminde kullanılmaktadır. Bu nedenle, elektronik devre elemanları hakkındaki temel bilgilerin edinilebilmesi bakımından bu iki yarı iletkenin yapılarının iyi bilinmesi gerekir.
Her iki yarı iletken de tabiattan elde edilmekte ve saflaştırılarak monokristal haline getirildikten sonra devre elemanların üretiminde kullanılmaktadır.
GERMANYUMUN ELDE EDİLİŞİ:
Germanyum başlıca iki kaynaktan sağlanır:
1) Bazı cins maden kömürünün baca tozlarından,
2) Çinko rafine endüstrisi yan ürünlerinden
Yukarıda belirtilen kaynaklardan germanyumun oluşturulabilmesi için uzun işlemler gerekmektedir.
Bu iki evrede oluşturulan germanyum henüz saf değildir. içerisinde bazı yabancı maddeler bulunur. Germanyumun kullanılabilinmesi için önce içindeki yabancı madde oranının 1/108 ‘in altına düşürülmesi gerekmektedir. Bunu sağlamak içinde ikinci evre olarak saflaştırma işlemi yapılır.
GERMANYUMUN SAFLAŞTIRILMASI:
Germanyumun saflaştırılmasında en çok uygulanan yöntem “Bölgesel saflaştırma”dır.
Çubuk şekline getirilmiş, yaklaşık 100 gram ağırlığındaki germanyum şekil 2.2 ‘de görüldüğü gibi özel bir pota içerisine konularak, saatte 5-6 cm ‘lik hızla, endüksiyon yolu ile ısıtılan bir fırının içerisinden geçirilir.
Isıtıcı sistem,germanyumun erime derecesi olan 936°C’ye ayarlanıştır. Germanyum çubuğun ısıtıcı içerisine giren ucu erimeye başlar ve çubuğun hareketi ile erime bir uçtan öbür uca doğru devam eder.
Aynı anda germanyum içerisinde ki yabancı maddeler de eriyerek çubuğun arka tarafına toplanır. Saflaştırma sonunda bu uç kesilerek alınır.
Kesilecek uç direnç kontrolü ile belirlenir.Germanyum saflaştıkça direnci
artmaktadır.
Gerekirse bu işlemler birkaç kez daha tekrarlanarak germanyumun saflık derecesi arttırılabilir. Bu halde germanyum henüz polikristal ‘dir.
SİLİKONUN ELDE EDİLMESİ VE SAFLAŞTIRILMASI:
Silikon tabiatta silika (Kuartz yahut kum) halinde bol miktarda bulunur. Silikon, germanyum için anlatılan yöntemle saflaştırılmaz. İçerisinde bulunan BOR “bölgesel saflaştırma”yolu ile tamamen alınamamaktadır.Saflaştırma işlemi çok uzun sürmektedir…….
GERMANYUMUN MONOKRİSTAL HALİNE GETİRİŞMESİ:
Germanyum ve silikon ancak MONOKRİSTAL haline getirildikten sonra DİYOT, TRANSİSTÖR ve ENTEGRE DEVRELERİN üretiminde kullanılabilir. “Monokristal” kelimesi uluslararası bir terimdir ve TEK TİP KRİSTAL anlamına gelmektedir.
Germanyumda monokristal yapı şöyle oluşmaktadır:
Poli kristalli saf germanyum grafit bir pota içerisinde ergime derecesine kadar ısıtılır. Ergimiş germanyum içerisine, Şekil 2.3 ‘te görüldüğü gibi monokristal halindeki germanyum çubuk daldırılıp yavaş yavaş döndürülerek çekilir.
Çekme işlemi ilerledikçe, eriyik halindeki germanyum da yüzeysel gerilim etkisiyle çubuk etrafında toplanır ve aynı zamanda çubuğun kristal yapısına uygun olarak katılaşır. Bütün eriyik katılaşıncaya kadar aynı işlemle çekmeye devam edilir. Sounda, monokristal yapıya sahip bir germanyum kitlesi ortaya çıkar.
SİLİKONUN MONOKRİSTAL HALİNE GETİRİLMESİ:
Her ne kadar, monokristal silikon da Germanyum gibi tek kristal çekirdekten üretilse de, ergime derecesinin yüksek (1420°C) olması ve başka maddelerle birleşmemesi nedeniyle işlem ayrıntılarında farklılıklar vardır.
SAF GERMANYUM VE SİLİKONUN KRİSTAL YAPISI
Gerek Germanyum gerekse de Silikon kristal yapı bakımından aynı olduğundan, anlatımda örnek olarak birinin veya diğerinin alınması fark etmemektedir.
Daha önce de açıklandığı gibi, germanyum ve silikonun yararlı hale gelebilmesi için monokristal yapıya dönüştürülmeleri gerekmektedir.
MONO KRİSTAL YAPI NEDİR?
Monokristal yapıda atomlar Şekil 2.4 ‘te üç boyutlu olarak gösterildiği gibi, bir kübik kafes sistemi oluşturmaktadır. Sistemdeki kürecikler, atomları gösteriyor. Atomlar arasındaki yollar da kovalan bağları sembolize ediyor.
KOVALAN BAĞ
Monokristal yapılarda, valans elektronlar komşu iki atomun dış yörüngelerinde birlikte bulunmaktadır. Bu durum iki elektron arasıda sanki bir bağ varmış gibi yorumlanmaktadır. İşte bu sembolik bağa kovalan bağ adı verilir.
Şekil 2.5 ‘te Germanyum monokristalin atomları arasındaki kovalan bağlar gösterilmiştir. Kovalan bağların ucundaki elektronlar her iki atoma da bağlı bulunduğundan atomların dış yörüngeleri 8 elektronlu olmaktadır.
Dış yörüngesinde 8 elektron bulunan atomlar elektron almaya ve vermeye istekli olmazlar.
NOT: Kimilerince “kovalan” yerine İngilizce yazılımına uyarak “kovelent” terimi kullanılmaktadır.”KOVALAN”kelimesi
Türkçe ses uyumu bakımından daha uygundur.
Bir monokristal ısıtıldığında veya ışık ve elektriksel gerilim etkisi altında bırakıldığında, kovalan bağ kuvvetini yenen çok az sayıdaki elektron atomdan uzaklaşır. Bu durum bir yarı iletkenlik belirtisi olmaktadır.
SAF OLMAYAN (KATKILI MADDELİ) GERMANYUM VE SİLİKONUN KRİSTAL YAPISI
Diyotlar, transistörler, entegre devreler v.b. gibi aktif devre elemanlarının yapımında kullanılan germanyum ve silikon yarı iletken kristallerinin önce N ve P tipi kristaller haline dönüştürülmeleri gerekmektedir.
N veya P tipi kristal yapısını elde edebilmek için. Şekil 2.6 ‘da görüldüğü gibi bir pota içerisine konulan germanyum veya silikon monokristali eritilir, belirli oranlarda katkı maddesi karıştırılır. Sonrada özel olarak hazırlanmış monokristal çekirdek, eriyiğe daldırılıp döndürülerek çekilir.
Konulan katkı maddesinin cinsine göre çekilen kristal N veya P tipi olur.
1. N TİPİ İLETKEN KRİSTAL
N TİPİ İLETKEN KRİSTALİN OLUŞUMU
Eritilen Germanyum veya Silikon kristaline Tablo 2.2 ‘de verilen 5 valans elektronlu fosfor, arsenik,antimuvan gibi katkı maddelerinden biri katılır.
Yukarıda anlatılan yöntem uygulanarak bu katkı maddesi atomlarının kristal içine yayılıp etrafındaki Germanyum veya Silikon atomları ile kovalan bağ oluşturması sağlanır.
Katkı maddesinin kristal yapı içerisinde yer alışı:
Şekil 2.7 ‘de katkı maddesi olarak en çok kullanılan Arseniğin Germanyum kristalinde yer alışı gösterilmiştir.
Arsenik 5 valans elektronlu olduğundan ancak 4 elektronu komşu germanyum atomlarıyla kovalan bağ oluşturur. 5. elektron ise çekirdeğin pozitif çekme kuvvetinin etkisi altında zayıf olarak atoma bağlı kalmakta ve ufak bir enerji altında serbest hale geçmektedir. Hatta, bir kısmı başlangıçta, ısı ve ışık etkisiyle atomdan ayrılır.
Böylece Arsenik, Germanyum kristali için bir elektron kaynağı olmaktadır ve kristal içerisinde pek çok serbest elektron bulunmaktadır.
Bu yapı, N tipi yarı iletken kristali olarak tanımlanır.
“N tipi kristal” deyimindeki harfi, “Negatif” kelimesinin ilk harfidir. Kristal içerisindeki SERBEST ELEKTRONLARIN yarattığı “negatif elektrik yükünü” sembolize etmektedir. N tipi kristaldeki AKIM TAŞIMA İŞLEMİNİ bu elektronlar gerçekleştirmektedir.
N TİPİ YARI İLETKEN KRİSTALLİNDE BULUNANLAR
Ge veya Si ATOMLARI: Kristal yapıyı oluşturmaktadır. Aralarında Kovalan bağ vardır.
VERİCİ KATKI MADDESİ:Atomları kolaylıkla elektron veren katkı elementleridir. Bu nedenle Verici Katkı Maddesi denmiştir.
POZİTİF İYONLAR: Verici katkı maddesi atomlarının tamamına yakın kısmı, Ge veya Si atomları ile kovalan bağ oluşturarak 1 elektronunu kaybetmiş olduğundan POZİTİF İYON halindedirler. Ancak, kovalan bağlı olduğundan elektriksel bir etkisi bulunmamaktadır.
ÇOĞUNLUK TAŞIYICILARI: Verici katkı maddesinden ayrılmış olan elektronlardır.
Bu elektronlara, çok sayıda olduğundan ve akım taşıma görevini de yürüttüğünden,çoğunluk taşıyıcıları adı verilmiştir.
AZINLIK TAŞIYICILARI: N tipi germanyum veya silikon kristalinde, ısı ve ışık emişi nedeniyle, veya gerilim etkisiyle kovalan bağlarını koparan bir kısım elektronun atomdan ayrılması sonucu, geride pozitif elektrik yüklü Ge veya Si atomları kalmaktadır.
Bu tür atomlar da elektrik akımı taşıma özelliğine sahiptir. Ancak azınlıkta kaldığından, bunlara da azınlık taşıyıcıları denmiştir. Normal çalışma düzeninde önemli sayılabilecek rolleri bulunmamaktadır.
Şekillerde Gösterilenler:
Kristal yapıyı göstermek için kullanılan şekillerde, sadelik bakımından yalnızca, kristale asıl özelliğini kazandıran atom ve elektrolar gösterilmektedir.
N tipi bir kristale, Şekil 2.8 ‘de gösterilmiş olduğu gibi şunlar özellik kazandırmaktadır:
1) Serbest elektronlar: Akım taşıyıcılardır.
2) Verici katkı maddesi atomları: Etkisiz “pozitif iyon” halinde olduğundan, daire içerisinde gösterilmiştir.
2. P TİPİ YARI İLETKEN KRİSTALİ
Germanyum veya Slikon kristaline Alüminyum gibi 3 valans elektrona sahip bir katkı maddesi ilave edildiğin de, Şekil 2.9 ‘da da görüldüğü gibi, şu gelişmeler olur.
Bu katkı maddelerinin 3 valans elektron bulunduğundan, atom teorisi gereğince bunu 4 ‘e tamamlamak ister, Bu nedenle, komşu Ge veya Si atomundan 1 elektron alır ve 4 kovalan bağ oluşturur.
1 elektron alan katkı maddesi atomu, NEGATİF İYON haline gelir. Ancak, kovalan bağlı olduğundan herhangi bir elektriksel etkinliği olmaz. 1 elektronu kaybeden Ge veya Si atomunda 1 ELEKTRON BOŞLUĞU oluşur. Bu boşluk, genellikle delik veya oyuk olarak adlandırılır. Ancak bu terimler elektriksel yönden atomun durumunu yansıtmamaktadır.
Bir elektronu veren atom, pozitif elektrik yükü hale geldiğinden, delik veya oyuk yerine “POZİTİF ELEKTRİK YÜKÜ” demek daha doğrudur. Nitekim oluşan kristale,” pozitif elektrik yükleri” amaçlanarak P TİPİ KRİSTAL denmiştir. P tipi kristalde akım taşıma işlemi “pozitif elektrik yükleri” tarafından gerçekleştirilir.
P TİPİ YARI İLETKEN KRİSTALİNDE BULUNANLAR
Ge veya Si ATOMLARI: Kristal yapıyı oluşturmaktadır.
VERİCİ KATKI MADDESİ: Elektron almak üzere, katılan madde.
NEGATİF İYONLAR: Katkı maddesi atomlarının tamamına yakın kısmı, Si veya Ge atomlarından 1 elektron olarak negatif elektrik yüklü hale gelmektedir. Ancak, bunlar kovalan bağlı olduğundan elektriksel bir etkisi bulunmadan negatif iyon halinde kalmaktadır.
ÇOĞUNLUK TAŞIYICILARI: 1 elektronu kaybetmiş olan ve dolayısıyla da, pozitif elektrik yüklü (oyuklu) hale gelen çok sayıdaki Si ve Ge atomlarıdır. Bunlar P tipi kristalde akım taşıma görevi yaparlar.
AZINLIK TAŞIYICILARI: P tipi kristalde bulunabilen çok az sayıdaki serbest elektronlardır. Bunlara da, akım taşıyıcı olarak az sayıda bulunduğundan, azınlık taşıyıcıları denmiştir.
Şekillerde Gösterilenler:
Şekil 2.10 ‘da görüldüğü gibi, kristal yapıyı göstermek için kullanılan şekillerde, sadelik bakımından yalnızca, kristale özellik kazandıran atomlar ve elektronlar gösterilir.
P tipi kristalde şunlar gösterilmektedir:
1) Pozitif elektrik yükleri (oyuklar): Akım iletimini sağlamaktadırlar.
2) Alıcı katkı maddesi atomları: Etkisiz (-) iyon halindedirler.
N VE P YARI İLETKEN KRİSTALLERİNDE ELEKTRİN VE POZİTİF ELEKTİK YÜKÜ (OYUK) HAREKETLERİ
N TİPİ KRİSTALDE ELEKTRONLARIN HAREKETİ
N tipi yarı iletken kristaline gerilim uygulandığında, kristal içerisindeki serbest elektronlar, şekil 2.11 ‘de görüldüğü gibi, gerilim kaynağının pozitif kutbunun çekme kuvveti ve negatif kutbunun da itme kuvveti etkisiyle, kaynağın pozitif (+) kutbuna doğruakar.; Bu arada, kaynağın negatif (-) kutbundan çıkan elektronlar da kristale doğru hareket eder.
Burada önemli bir hususu belirtmek gerekiyor:
Eskiden beri uygulanan uluslar arası kurallara göre, dış devredeki akım yönü, şekil 2.11 ‘de görüldüğü gibi gerilim kaynağının, pozitif kutbundan negatif kutbuna doğru, yani elektron akışının tersi yönde gösterilmektedir.
Akımın bir devredeki işlevi bakımından, yönün önemi yoktur. Ancak bazı devre hesaplarında yön işareti koymak gerekebilir. Böyle bir durumda “+” –> “-” yönü pozitif yön ve “-” –> “+” yönü negatif yön alınır.
P TİPİ KRİSTALLERDE POZİTİF ELEKTRİK YÜKÜNÜN (OYUK) HAREKETİ
“Pozitif elektrik yükü” (oyuk) bir elektron gibi hareket etmemektedir. Ancak anlatım kolaylığı bakımından, hareket ettiği kabul edilmiştir.
Katkı maddesi yokken, Ge ve Si atomlarının kovalan bağlarını kırarak bir elektronunu almak çok zor olduğu halde,
katkı maddesi bu işlemi kolaylaştırmaktadır. Ve bir gerilim uygulandığında akım iletimi sağlanmaktadır.
P tipi bir kristale şekil 2.12 ‘deki gibi bir gerilim kaynağı bağlanırsa şu gelişmeler olmaktadır.
1) Durum: Kaynağın pozitif kutbuna yakın bulunan ve bir elektronunu katkı maddesine vererek “+” elektrik yüklü hale gelmiş olan Ge ve Si atomu, kaynağında çekme kuvveti yardımıyla, bir sonraki atomun kovalan bağını kırarak,1 elektronunu alır.
Ancak,dengesi bozulmuş olan atom bu elektronu sıkı tutamayacağından, kaynağın pozitif kutbunun çekme kuvveti etkisine kapılan elektron atomdan ayrılarak kaynağa doğru hareket eder.
2) Durum: Bir elektronunu kaybeden ikinci atom da ondan sonraki atomun elektronunu alır.
3) -5. Durum: Böylece, elektron bir atomdan diğerine geçecek ve son atom da kaybettiği elektronu kaynağın negatif kutbundan alacaktır.
6. Durum:Tekrar birinci duruma dönülmekte ve olay devam etmektedir.
Sıra ile bir elektronu kaybeden her bir atom, pozitif elektrik yüklü hale geldiğinden pozitif elektron yükü (oyuk) hareket ediyormuş gibi olmaktadır.
Her ne kadar pozitif elektrik yükü, yani bu yükü taşıyan atom, elektron gibi bir noktadan kalkıp diğerine doğru hareket edemese de, ard arda oluşan “+” elektrik yüklü atomlar, “+” elektrik yükünün (oyuğun) hareket ettiği görüntüsünü vermektedir.
Böyle bir açıklama şekli, diyotların ve transistörlerin çalışma prensibini daha kısa yoldan anlatımını sağlamaktadır.
Elektronların atomdan atoma geçişi, hareket hızını düşürdüğünden P tipi kristaldeki akım hızı N tipine göre daha yavaştır.
Bu açıklamalar yardımıyla, P tipi kristaldeki akım iletimi şu şekilde yorumlanır:
Şekil 2.13 ‘de görüldüğü gibi, P tipi kristale bir gerilim kaynağı bağlansın. P tipi kristaldeki akım iletimi de N tipi kristale benzer şekilde açıklanır.
Gerilim kaynağı, N tipi kristaldeki elektronları nasıl etkiliyorsa, P tipi kristalde de pozitif elektrik yüklerini benzer şekilde etkilediği düşünülür.
Şöyle ki:
Şekil 2.13 ‘ten takip edilirse,
Gerilim kaynağının “+” kutbu, kristaldeki “+” elektrik yüklerini iter ve “-” kutbu da çeker. Böylece, “+” elektrik yükleri, şekilde oklar ile gösterilmiş olduğu gibi, kaynağın negatif kutbuna doğru hareket eder. Bu hareket devreden bir akımın akışını sağlar.
Devredeki akımın oluşumu, bu şekilde kısa yoldan açıklanmış olmaktadır.
Ancak pozitif elektrik yüklerinin hareketi yalnızca kristal içerisinde kalmaktadır.Dış devrede hareket eden yine elektronlardır.
Dış devrede elektronların hareket yönü, yine kurallara uygun olarak kristalden kaynağın “+” kutbuna ve kaynağın “-” kutbundan kristale doğrudur.
Dış devre akım yönü de yine kurallar gereğince, kaynağın “+” kutbundan çıkıp, “-” kutbuna doğru olan yöndür.